kıymetsiz sözLer..
1 sayfadaki 1 sayfası
kıymetsiz sözLer..
Gözden ırak olan yâr gönülden ırak olur, yârinden ırak olan gönülde firak olur.
Bülbül altın kafeste ah vatan diye öter. Benim gönlümde ise hasret dumanı tüter.
Güvenme hiç varlığa ve üzülme darlığa, gemleyiver nefsini alıştır her zorluğa.
Dünyanın ahvaline hükmederken Süleyman, O bile günü gelmiş ecele demiş aman.
Deliye mal ne lazım, akıllı malı neyler. Mal canın yongasıysa, bu söz kusurlu beyler!
Lafla gemi yürümez ve lâf torbaya girmez. Gözü hırs bürüyünce, hayır ve şerri görmez.
İyi, kötü, hak, batıl dengeyi iyi tuttur. Deveyi yardan atan sade bir tutam ottur.
Öfkeyi, garez, kini, sükût ile bir tutma. Keskin sirke kabına zarar verir unutma.
Dağ ne kadar yüceyse üzerinden yol aşar. Kılavuzu karganın yolu ovada şaşar.
Neyine kibirlenir insan nihayet ettir. Teşbihte hata olmaz, şan ve şöhret afettir.
Ağılda oğlak doğsa ovada otu biter. Desen ki; şu namussuz, cehennemine yeter.
İki dinle bir söyle, sükût altın unutma! Arzu ipteki cambaz, sabır ile bir tutma.
Altın yere düşmekle pul olmaz tamam ama bir kere düşünce de madara olmaz sanma
Çok kadre uğrasan da hakikat yükle dile. Dinsizliğin hakkından imansız gelse bile
Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlasa da, gece uykusu kaçar cimri kalır tasada.
Gelin ata binse de “ya nasip” demek lazım. Sonunu düşünmezsen sızlarsın sızım sızım.
Denize düşen elbet yosuna sarılırmış, arkası olmayanlar nefsine darılırmış.
İşaretle yol alan yolcunun yolu şaşar, Elin ağzına bakan karısını tez boşar.
İyi evlat babayı, kötü evlat obayı… Rezil eder yaş odun, yanmayınca sobayı.
İki gönül bir dedik samanlık ondan azdı. Ismarlama hac olsa, hacısız köy kalmazdı.
İyi sermaye buldun, çamura yat, bunu tut. Köpek bile yediği kaba pislemez haydut.
Kafdağı’nın altında sırça sarayı unut, umduğun kalsın hele, bulduğunu sıkı tut.
Bir komşunun tavuğu birine kaz görünür. Kendi sarayda yatsa nefsine az görünür.
Kurt ihtiyar olunca, köpek alaya alır. Kusursuz dost arayan, muhakkak dostsuz kalır.
Malum dost! Dost sırrını el âleme duyurur, nasihat et tembele, mutlaka iş buyurur.
Oğlan doğuran ana gururlansın, övünsün, doğan çocuk kız olsa, ana niçin dövünsün.
Bostanı su basarsa, bağın giderse sele, iğne batır kendine, çuvaldızı da ele.
“Yaş isen sıkılırsın, kuruysan kırılırsın”. Kaşık pilavdan döner “dostum” der darılırsın
Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne, gözünü oyar sonra, saman basar postuna.
Durmaz dibe vurmadan, kantarın düşen topu, çıkışa geçemezse sahibi yutar hapı!
Araba devrilince yol gösteren çok olur. Tutun da kaldıralım deyiversen yok olur.
Yanlış hesap her zaman Bağdat’tan dönmez oğul. Tebdil-i mekân etse içime sinmez oğul.
Zora dağlar dayanmaz, zorla güzellik olmaz. Gönül gülistan olsa bağcıya hacet kalmaz.
“Yorgunum, yürüyemem, takatsizim diyorsun" Dünyayı öksüz koyup nereye gidiyorsun
Bülbül altın kafeste ah vatan diye öter. Benim gönlümde ise hasret dumanı tüter.
Güvenme hiç varlığa ve üzülme darlığa, gemleyiver nefsini alıştır her zorluğa.
Dünyanın ahvaline hükmederken Süleyman, O bile günü gelmiş ecele demiş aman.
Deliye mal ne lazım, akıllı malı neyler. Mal canın yongasıysa, bu söz kusurlu beyler!
Lafla gemi yürümez ve lâf torbaya girmez. Gözü hırs bürüyünce, hayır ve şerri görmez.
İyi, kötü, hak, batıl dengeyi iyi tuttur. Deveyi yardan atan sade bir tutam ottur.
Öfkeyi, garez, kini, sükût ile bir tutma. Keskin sirke kabına zarar verir unutma.
Dağ ne kadar yüceyse üzerinden yol aşar. Kılavuzu karganın yolu ovada şaşar.
Neyine kibirlenir insan nihayet ettir. Teşbihte hata olmaz, şan ve şöhret afettir.
Ağılda oğlak doğsa ovada otu biter. Desen ki; şu namussuz, cehennemine yeter.
İki dinle bir söyle, sükût altın unutma! Arzu ipteki cambaz, sabır ile bir tutma.
Altın yere düşmekle pul olmaz tamam ama bir kere düşünce de madara olmaz sanma
Çok kadre uğrasan da hakikat yükle dile. Dinsizliğin hakkından imansız gelse bile
Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlasa da, gece uykusu kaçar cimri kalır tasada.
Gelin ata binse de “ya nasip” demek lazım. Sonunu düşünmezsen sızlarsın sızım sızım.
Denize düşen elbet yosuna sarılırmış, arkası olmayanlar nefsine darılırmış.
İşaretle yol alan yolcunun yolu şaşar, Elin ağzına bakan karısını tez boşar.
İyi evlat babayı, kötü evlat obayı… Rezil eder yaş odun, yanmayınca sobayı.
İki gönül bir dedik samanlık ondan azdı. Ismarlama hac olsa, hacısız köy kalmazdı.
İyi sermaye buldun, çamura yat, bunu tut. Köpek bile yediği kaba pislemez haydut.
Kafdağı’nın altında sırça sarayı unut, umduğun kalsın hele, bulduğunu sıkı tut.
Bir komşunun tavuğu birine kaz görünür. Kendi sarayda yatsa nefsine az görünür.
Kurt ihtiyar olunca, köpek alaya alır. Kusursuz dost arayan, muhakkak dostsuz kalır.
Malum dost! Dost sırrını el âleme duyurur, nasihat et tembele, mutlaka iş buyurur.
Oğlan doğuran ana gururlansın, övünsün, doğan çocuk kız olsa, ana niçin dövünsün.
Bostanı su basarsa, bağın giderse sele, iğne batır kendine, çuvaldızı da ele.
“Yaş isen sıkılırsın, kuruysan kırılırsın”. Kaşık pilavdan döner “dostum” der darılırsın
Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne, gözünü oyar sonra, saman basar postuna.
Durmaz dibe vurmadan, kantarın düşen topu, çıkışa geçemezse sahibi yutar hapı!
Araba devrilince yol gösteren çok olur. Tutun da kaldıralım deyiversen yok olur.
Yanlış hesap her zaman Bağdat’tan dönmez oğul. Tebdil-i mekân etse içime sinmez oğul.
Zora dağlar dayanmaz, zorla güzellik olmaz. Gönül gülistan olsa bağcıya hacet kalmaz.
“Yorgunum, yürüyemem, takatsizim diyorsun" Dünyayı öksüz koyup nereye gidiyorsun
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz